"Evliliklerin kısa sürede tüketildiği, aşkın yoğun duygusal yanılsamalar
olarak yaşandığı, hakkında çok konuşulup gerçek anlamda çok az
anlaşıldığı, genelde yanlış yorumlayıp
yanlış yaşandığı en önemli duygularımız, sevmek ve aşık olmak. En çok da
aşık olmak ve aşka sahip olmak arasında sıkışıp kalıyor ruhlarımız, bu
kavramların anlamını bilmeden her gün delice aşkı ararken bulduğumuz an
tüketmeye başlıyoruz . Burada çok önemli bir sorun çıkıyor karşımıza:
'Sahip Olmak' sorunu. 'Sahip olmak' ve 'olmak' açılarından bakıldığında
sevmenin ikili bir anlamı olduğunu görüyoruz. Sevgiye sahip olunabilir
mi? Eğer bu olabilseydi, sevginin maddesel bir biçim alması ve onu alıp
saklamanın mümkün olması gerekirdi. Sevgi bir soyutlamadır. Gerçekte var
olan ise, sevme eylemidir. Sevmek, yaratıcı bir etkinliktir. Bir insana
ya da bir şeye ilgi duymayı, onu tanımak istemeyi, onu anlamayı,
doğrulamayı ve onun yanındayken sevinç duyabilmeyi doğurur. Bu ister bir
insan, ister bir resim, isterse bir ağaç olsun sevme eyleminin
özellikleri hiç değişmez. Sevmek, sevilen insanı ya da nesneyi
canlandırmak, onun yaşam duygusunu arttırmak anlamına gelir. Aynı
zamanda, kişinin kendisini de canlandıran, yenileyen ve hareketlendiren
bir süreçtir.
Eğer sevgi, 'sahip olmak' türünde ele alınacak
olursa, kendinin kılmak, denetimi altında tutmak anlamlarına gelecek ve
böylece de canlandırmak ve hareketlendirmek yerine, boğucu, engelleyici
ve kısırlaştırıcı bir eylem haline dönüşecektir. Çoğu kez aşk olarak
belirtilen şey, sevme beceriksizliğini ve sevememeyi gizlemek için
kullanılan maskeden başka bir şey değildir. İnsanlar sevmeyi
beceremediklerinde en çok aşk maskesini kullanırlar. 'Kıskanıyorum o
yüzden böyle giyinmeni istemiyorum, çok aşığım o yüzden bu davranışını
onaylamıyorum.' gibi cümlelerle aşk maskesi altında sevgiyi tüketirler.
Denetimleri altında sevdikleri insanları boğarak, engelleyerek,
sevgiye sonsuza dek sahip olma yanılsamasını yaşarlar.''
Erich Fromm | Sahip Olmak ya da Olmak
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder